Haftalar aylar ve yıllar geçtikten sonra gözünün üstünde kaşın var, dertli dertsiz başın var, iyi pişmemiş aşın var bari ocağın altını yak zühtü, samanlıktan kaldıramazsın samanı sonra.
Ama yine de şu var:
İspanya,
kulüplerin hesaplarının açıklanması ve şeffaflık yolunda önemli adımlar atmış
ve belli standartlar getirmiş olsa da taşlar henüz tam oturmadı. LFP sağolsun,
“competiciones” diye bir kalem yaratmış, herkes neredeyse her istediği geliri
bu sınıfa yazabiliyor. Kulüp, özellikle harcamalar açısından detaylı bir rapor
yayınlamasına karşın gelirlerde standartlara pek uyum sağlamış değil. Açıkçası bazen
eldeki veriler yetersiz kalıyor ve sınıflandırmada varsayımlar yapmak zorunda bırakıyor.
Kulüplerin
birbirleriyle karşılaştırmasını yapabilmek için bir standart gerekli. Klasik 3
ayaklı modeli kullanıp gelirleri 3 sınıfta inceleyeceğiz:
Maç günü
gelirleri tüm bilet ve kombine satışlarının yanı sıra varsa üyelik aidat ve
ücretlerini, maç programı satışlarını ve eğer kulüp yapıyorsa stadyumdaki
yiyecek-içecek satışlarını kapsıyor.
Yayın gelirleri,
maçların yayın hakları karşılığında kazanılanları içeriyor. Avrupa Kupaları
için UEFA’dan gelen paranın tümü(ŞL ve AL finalinin hasılat payları hariç) bu
kalemde.
Ticari gelirler
ise kulüplerin ürün satışı, sponsorluk, reklam, stadyum ve müze turları, kira
gelirleri, özel maç veya özel turnuvalara katılım ücretleri gibi gelirlerden
oluşuyor.
[DAĞILIM]
Bu üç ayak
birbiriyle ne kadar dengeliyse kulübün gelir yapısı o derece sağlıklı anlamına
geliyor. Bir kaleme bağımlı olmak, o alandaki bir aksilikte kulübe ciddi zarar
verebiliyor. Örneğin, kazara Türkiye’de havuz dağılırsa Anadolu Kulüpleri’nin
düşeceği durum düşünülebilir.
Gelir önceki yıla
göre 28 milyon avro arttırılırken ana motor yine ticari gelirler, özellikle
sponsorluklar oldu. Dünyayı saran ağları her geçen yıl daha da büyüyor. Yayın
geliri Şampiyonlar Ligi nedeniyle gerilerken maç günü gelirleri yükseldi.