Yeniler

Barcelona’nın Primle Dansı




Avrupa'nın büyük kulüpleri arasında 2014/15 sezonu hesaplarını ilk açıklayan, başkanlık seçiminin de etkisiyle Barcelona olmuştu. Rakamlara hızlıca göz atıldığında gelirlerin ciddi oranda arttığı ama gider artışının daha büyük olduğu görünüyordu. Manzara bizim için tanıdıktı, bu filmi 2010’da da görmüş, hatta hakkında detaylı bir yazı yazmıştık: Primler.
Aziz Yıldırım’ın “maçbaşı ödemelerini kaldırıyoruz” açıklamasıyla primler bizde de gündemde. Başkan, prim sistemlerinde modern dünyanın uygulamalarına geçmek istiyor ve hatta diğer kulüplere de aynısını tavsiye etti. Fikir teoride güzel ama pratikteki sorun şu: Türk Futbolu, modern dünyanın bir parçası değil.

Muasır medeniyetler seviyesinde geçerli akçe, oyuncuların alacaklarını aksatmadan ödemek. Oysa bizim dünyamız bambaşka, “alacağım yoktur kâğıdı” en kıymetlimiz... Türkiye’de bu uygulamaları yapabilecek kulüp sayısının bir elin parmaklarını geçmesi zor görünüyor. Yerli yabancı herkes, Türkiye’de ödemelerin söz verildiği gibi yapılmadığının, namertçe davranıldığının farkında. FIFA’daki dava rekoru bunun sadece resmi kaydı. Üstelik, yerlilerin FIFA’ya gitmesi yasakken kırdık o rekoru.

Performansa bağlı prim sistemlerini yeniden şekillendirip ücret sisteminin merkezine oturtan ve tüm dünyaya sunan kulüp Barcelona. Hatta sistemin mühendisi, dönemin finansal direktörü Ferran Soriano, şu anda City’nin CEO’su. Barcelona ise sistemini sulandırmanın sonuçlarıyla boğuşuyor.
Katalanların hedefiyse çarpıcı: 2021’de yıllık 1 milyar avro gelir.
FC Basel’de oynamış, FC Zürich’in kurucuları arasında yer almış bir İsviçreli olan Joan Gamper’in kurduğu FC Barcelona’nın mottosu “Mes Que un Club”. “Bir kulüpten ötesi” olarak çevirebileceğimiz bu söz, kulübün Katalanlar için anlamını da yansıtıyor.
Franco rejiminde kulüp ne asıl armasını ne asıl adını kullanabiliyor ne de yönetimini seçebiliyordu. Camp Nou’daki maçlarsa halkın Katalanca konuşabildiği belki de tek yerdi. 
Franco’nun ölümü sonrası 74’te armasına 75’te adına kavuşan FC Barcelona, 78’de ilk kez başkanını üyelerinin oylarıyla seçebildi. Kazanan Nunez, bölgenin en büyük inşaat şirketinin sahibiydi. Zamanla kendisini o koltuğa oturtan demokrasiden pek hoşlanmamaya başladı. Hem idari hem ekonomik anlamda kulüpte şeffaflık kayboldu. Taraftarlar ve üyeler kulübün işleyişi hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyorlardı.
Nunez ve kurmaylarının ekonomik anlamda gözlerinin açılışı ise 90’ların ikinci yarısında... Özellikle Manchester United’ın işleyişi, ekipte büyük hayranlık uyandırmıştı: Sürekli akıp giden fizibilite raporları, uluslararası arenaya açılmış dev bir pazarlama ağı ve elde edilen büyük gelir… Nunez, bir parçası kulübü borsaya açmak olan Barça 2000 projesini geliştirdi. Ama yoluna kocaman bir fil dikilecekti.
İdare erbabı fil
Elefant Blau(Mavi Fil) hareketi, iki avukat Joan Laporta ve Sebastia Roca önderliğinde doğdu. Nunez’in kulübü hem kötü yönettiği hem de “Mes que un club” yapan değerleri yok ettiği iddiasındaydılar. Mavi Fil; Barcelona’nın asıl misyonunun spor olduğunu, Nunez’in seçtiği yolunsa buna sadece teğet geçebildiğini savunuyordu ve başkana kulüp tüzüğünü hatırlatıyordu. Nunez’in sporu amaç değil araç olarak kullanarak dev bir ticari makine yaratmaya çalıştığını iddia ediyorlardı. Barcelona elbette ekonomik olarak da en güçlü olmayı hakediyordu ama bu hedefe, değerlerini çiğnemeden ulaşmalıydı.
Çabalarını güvensizlik oylamasına kadar götürmeyi başarsalar da kaybettiler. Ama aldıkları güçlü destek, Nunez’i istifaya götüren yolda ilk adım oldu. 2000’de adayları Bassat kaybetti. Başkanlığı kaptırdıkları Gaspart’ın 3 yılda 57 milyon zararla geçilen dönemi sahada da felaketti ve önlerini açtı.
2003’te nihayet kazandılar, Cruijjff’un avukatı ve Mavi Fil’in kurucusu Laporta yeni başkandı. 2003/04 sezonu öncesi devraldıkları manzaraysa iç karartıcıydı:
Barcelona ligi altıncı sırada, son 15 yılın en kötü derecesiyle tamamlamıştı. Önceki altıncılıkta en azından kupa kazanılmıştı ama son dört yıldır ne lig, ne kupa ne de Avrupa’da zafere ulaşılamıyordu ve bu kulüp tarihi için bir ilkti. UEFA Kupası’na katılma hakkı, ligin ancak son haftasında elde edilebilmişti.
Malî durum da farklı değildi. 123 milyonluk yıllık gelir, Manchester United’ın yarısından azdı. 110 milyonluk ücret yükü, gelirin %88’ini yutuyordu. Borçsa yıllık gelirin 1,5 katından fazlaydı: 186 milyon.
Laporta hem ekonomik hem sahadaki performansı yükseltmeyi, bunu yaparken de kulübün iki ana ilkesinden ödün vermemeyi vaad etmişti: “Güzel futbol” ve topluma karşı sorumluluk. Alışılmadık türden bir hamleyle başlayıp futbolda deneyimli yöneticileri göndererek, genç ve başarılı profesyonellerle yola çıkmayı seçti.
Seçimin hemen ardından dokuz yöneticinin yedisi değiştirildi. Maliyetleri düşürerek son beş yılda ilk kez denk bir bütçeye ulaşmak mümkündü farklı bir stratejide karar kılındı. Takıma acil yatırım yapılıp başarı sağlanacak ve gelirler arttırılacak, aynı zamanda giderler de kontrol altına alınacaktı.
Kulübün borçlarını orta vadede yönetilebilir kılmak için finans kuruluşları ile toplam 150 milyon borç alabilme imkanı veren bir dizi anlaşma imzalandı. Üye sayısını arttırmak adına El Grand Repte kampanyası başlatıldı, üyelik tüm dünyaya açıldı ve ilk yıl 25 bin üye kaydedildi.
Bilet fiyatları yeniden düzenlendi. Yurt dışındaki taraftarlar için sezonluk "bilet+otel" paketi oluşturuldu. 3,6 ve 12 maçlık özel kombineler yaratıldı. Kombine sahiplerinin gelemeyecekleri maçlarda yerlerinin yeniden satışını sağlayan bir sistem kuruldu. 2005’te üye sayısında 163 bine, kombine satışında 85 bine ulaşıldı. Camp Nou, toplantı ve konferanslar için bir merkez olarak düzenlenip pazarlanırken stadyum ve müze turlarından elde edilen gelirler de büyük artış gösterdi. 2004/05 sezonunda yüksek fiyatlı 36 özel loca oluşturuldu ve bu localar ilk sezonundan beri yok satıyor. Ticari gelirleri Avrupa dışında da arttırabilmek içinse özel bir ekip kuruldu.
Kadro, takımın başına getirilen Frank Rijkaard’la yeniden planlandı. Ronaldinho, Deco, Ludovic Guily, Samuel Eto’o, Rafael Marquez gibi transferler Carles Puyol, Xavi, İniesta, Messi, Victor Valdes gibi kulübün yetiştirdiği oyuncularla kaynaştırılarak bir takım çekirdeği oluşturulurken; yüksek maliyetli bazı oyuncularla yollar ayrıldı. Maliyetleri kontrol amacıyla oyuncularla anlaşmalar “performansa bağlı ücret” eksenine oturtuldu. 2005’e gelindiğinde ücretlerin %18’i takım, %18’i bireysel performansına endeksliydi.
İzlenen strateji daha ilk sezondan başarı sağladı. Gelir %37 artarak 169 milyona ulaştı. 110’dan 85 milyona inen ücretlerin gelire oranıysa %88’den %50 civarına çekilmişti. Önceki sezonu dev bir zararla ve 6. bitirebilen kulüp, 7 milyon kâr yazarken sezonu 2. sırada tamamlıyordu. Sonraki sezon şampiyonluk, bir sonraki sezon hem lig hem de Avrupa’da şampiyonluk geldi. 2003’te Manchester United’ın yarısından az kazanan Barcelona, gelirini 5 yılda 2,5 katına çıkararak farkı %5’e kadar indirdi. Ertesi yıl da geçti.
Laporta’nın yönetim ekibi 2005’te istifalarla sarsıldı, toparlanmanın ardından 2008’de bir istifa dalgası daha geldi. 2010’da ise başkanlığı, değişimi başlatan ekibin bir başka üyesi olan Rossel’e kaybetti.
Rossel’in Neymar skandalıyla koltuğu ortasında Bartomeu’ya devretmek zorunda kaldığı 2013/14 sezonu, Barcelona’nın 6 yıl sonra 3 ana kulvarı kupasız kapattığı ilk sezon olmuştu. Geçen sezonsa bunu kelimenin tam anlamıyla tersine çevirdiler.
Ölümsüzlüğe dönüş
Lig-Kupa-Avrupa üçlemesini başaran ilk kulüp 1967’de Celtic oldu. Meslektaşı Jock Stein’ı ziyaret eden Liverpool’un efsanevi menajeri Bill Shankly, tarihte eşi olmayan bu başarısını kutladığı dostuna “Artık ölümsüz oldun, nasıl bir duygu?” diyerek takılmıştı… İki kere ölümsüz olunur mu?
Barcelona, sahada harika bir sezon yaşadı. Katalanlar için özel bir önemi olan Barselona kuşatmasının 300. yılına denk gelen ve hatta bunun için özel üretilmiş dördüncü bir forma(Senyera) kullanılan sezonda, hem lig hem kupa hem de Avrupa’da şampiyonluk yaşandı. Barcelona böylelikle bir ilke daha imza atıyordu: Birden fazla “üçleme” yapan tek kulüp.
Oysa 5 yıl sonra ilk kez kupasız kapatılan sezonun ertesinde pek çok soru işaretiyle başlanmıştı. Takımın simgelerinden kaptan Puyol bırakmış, altyapıdan gelip 13 yıldır kaleyi koruyan Valdes’le yollar ayrılmıştı. Yine altyapıdan yetişip Arsenal yıllarının ardından geri dönen Fabregas bu kez Londra’nın batısına, hücum hattının etkili ismi Alexis Sanchez kuzeyine gitmişti. Xavi’nin iyice ilerlemiş yaşı bir başka sorundu.
Kale, Gladbach’tan genç Alman Ter Stegen ve Real Sociedad’dan Şili’nin milli kalecisi Claudio Bravo ile doldurulmaya çalışılırken savunma seçimleri Valencia’dan Fransız Mathieu ve Arsenal’dan kulüp tarihinin ilk Belçikalısı Vermaalen oldu. Orta alana Sevilla’da sonunda o hep bahsedilen potansiyelini bulup harika bir sezon geçiren Hırvat Rakitic, hücuma ise Liverpool’un 4 yıl Ajax eğitiminden geçmiş Uruguaylı golcüsü Luis Suarez eklendi. Toplam transfer harcaması 154 milyon 54 bin € oldu ve hem alışlarda hem satışlarda kulüp tarihinin rekorları kırıldı.
Teknik direktör Martino ile de yollar ayrıldı ve takım 1996’da Real Madrid’den transferiyle olay yaratan Luis Enrique’ye teslim edildi. 2008-11 döneminde Guardiola’nın yerine altyapıda görev alan Luis Enrique daha sonra Roma’da limoni bir dönem yaşamış, bir yıl aranın ardından Celta Vigo ile başarılı bir dönüş yapmıştı. Ancak elbette ki Barcelona bambaşka bir seviyeydi ve kafalarda soru işareti boldu.
Tüm bu belirsizliklere karşın harika bir sezon geçirildi. Yolların ayrılacağı söylenen Dani Alves sahaya ciddi bir onur mücadelesi koyarak büyük katkı verdi. Dokuzuncu haftada, Luis Suarez’in ilk kez sahaya çıktığı maçta deplasmanda Real Madrid’e ve ertesi hafta evinde Celta Vigo’ya üst üste iki maç kaybeden takım, sonrasında harika bir ritim yakaladı.
Şubat’ın son günü Granada’da kazanarak yeniden ligin zirvesine oturdular. Bitime bir hafta kala, tam bir yıl önce aynı gün evlerinde şampiyonluğu kaybettikleri Atletico deplasmanında Messi’nin golüyle kazandılar. Son 10 yıldaki yedinci şampiyonluk! Blaugrana, kupa finalinde Athletic Bilbao’yu 3-1’le geçerken bir hafta sonra Berlin’de aynı tarifeyi Juventus’a da uygulayarak beşinci kez Avrupa’nın en büyüğü oldu. Bu onura son 10 yılda üçüncü kez eriştiler ve aynı dönemde onların dışında 2 kez bile kazanabilen yok.
İlginç bir notu da düşelim: Luis Suarez ismi, Barcelona için zaten özel bir yere sahip. El Arquitecto(mimar) olarak bilinen ilki, kulüp tarihinin Ballon d’Or kazanan ilk futbolcusu(1960) ve Ballon d’Or kazanabilmiş tek İspanya doğumlu futbolcu. 80 yaşındaki “mimar”, Inter’in scout ekibinde.
Barcelona Gelir-Gider(milyon €)
2013/14
2014/15
Değişim
Değişim %
Maçgünü Gelirleri
116.9
120.5
3.7
3.1%
Yayın Gelirleri
182.1
199.2
17.1
9.4%
Ticari Gelirler
185.7
240.9
55.3
29.8%
TOPLAM
484.6
560.7
76.1
15.7%





Futbolcu satışı&diğer
24.6
34.4
9.8
39.7%
TOPLAM
509.2
595.1
85.8
16.9%





Personel Gideri
296.3
388.3
91.9
31.0%
Diğer Operasyonel Giderler
89.9
105.5
15.6
17.4%
TOPLAM
386.2
493.8
107.6
27.8%





EBITDA(Favök)
123.0
101.3
-21.7
-17.7%
Oyuncu amortismanları
54.1
66.6
12.5
23.2%
Diğer amortismanlar
10.9
8.0
2.9
26.7%
Operasyonel Kâr(EBIT)
58.0
26.6
-31.4
-54.1%
Finansal giderler
3.2
8.6
5.4
168.9%
Vergi öncesi kâr
54.8
18.1
-36.7
-67.0%

Bu performans kasaya elbette yansıdı ama 3 yıldır sıkışılan 480’li milyonlar seviyesini büyük bir sıçramayla aşmakta asıl etken sponsorlardı. Barcelona, tarihinde ilk kez 500 milyon barajını geçerken bunu başarabilen üçüncü kulüp oldu ve 561 milyon € gelire ulaştı. Oyuncu satışları ile diğer tek seferlik gelirleri eklediğimizde rakam 595 milyona çıkıyor. Faaliyet dışı gelirler eklendiğinde ulaşılansa 608 milyon.
Statü sıkıntısı
Barcelona bir dernek ve bu durum AB yasalarına aykırı. Avrupa’nın diğer büyükleri bu durumdan uzun zamandır yakınıyordu. AB sınırları içinde dernek özelliklerini korumasına izin verilmiş sadece 4 kulüp var. Hepsi İspanya’da ve sonbaharda AB Rekabet Komisyonu’nun önüne çıkacaklar. Dernek statülerini ve kazandırdığı avantajları kaybetmeleri bekleniyor. Ayrıca önlerine ciddi bir fatura konması ihtimali de var. Çünkü AB, dernek statüsü sayesinde sağlanan mali faydaların halkın parası olduğu ve geri ödenmesi gerektiği fikrinde. İspanyol futbol tarihinde kısa bir gezinti zamanı:
Ligin federasyondan ayrılışının doğuşu 1978’de İtalya’da. İspanya’da ise İngiltere’den 8 yıl önce, 24 Temmuz 1984’te kulüpler kendi birliğini(LFP) kurdu ve ligi yönetmeye başladı.
İspanya, 1982 Dünya Kupası’nı düzenleme hakkını 1966’da Londra’da kazanmıştı. Dünya Kupası sürecinde, stadyumların yenilenmesi başta masrafların çoğu kulüplere yıkıldı. Durumları zaten iyi olmayan kulüpler sallanmaya başladı. 84’te hükümet, bağımsız bir uzmanı rapor hazırlamak üzere görevlendirildi.
Raportörün tavsiyesiyle kurulan LFP, 11 Haziran 1985’te Spor Konseyi ile anlaşma imzaladı ve kulüplerin şans oyunlarından isim hakkı gelirleri %1’den %2,5’e çıkarıldı. LFP’nin ilk görevi, borçları 125 milyon € düzeyine ulaşan profesyonel futbolun mâli anlamda yeniden ve doğru biçimde yapılandırmasıydı.
Ancak 5 yıl sonra başlanan yerden daha kötüsüne dönülmüş, borçlar %50’den fazla artıp 192 milyona çıkmıştı. Sebep, kulüplerin sorumsuz harcamalarıydı. Bunun üzerine hem 1986’da üye olduğu AET(şimdiki AB) yasalarına uyum sağlamak isteyen hem de kulüplere yardımın bir sonunun gelemeyeceğini çabuk kavrayan hükümet, 15 Ekim 1990’da Spor Yasası ile profesyonel kulüplere şirketleşme şartı getirdi. 1991/92 sezonunun sonuna dek şirketleşecekler, dernek olarak kalmak isteyenler amatöre gidecekti. Yasada bir istisna tanınmış, 86’yı artıda geçen ve borcu olmayan kulüplere dernek olarak kalma hakkı verilmişti. Koşulları yerine getiren Athletic Bilbao, Barcelona, Real Madrid ve Osasuna bu hakkı kullandılar.
Ancak yasaya göre bu derneklerin yönetim kurulu üyeleri, her yıl bütçelenen giderin %15’i tutarında kişisel teminat vermek zorundalar. Örneğin Barcelona yöneticileri geçen sezonun başında olası zararlara karşı 74,5 milyonluk teminat verdi. Yani bizde yapıldığı gibi bir kulübün başına geçip, kulübün parasını gönlünce harcayıp işler sarpa sarınca hiç bir yük altına girmeden çekip gitmek pek kolay değil.
Barcelona’da futbolun yanı sıra basketbol, hentbol, hokey ve salon futbolu branşları profesyonel. Buz hokeyi, rugby ve atletizmde faaliyetler amatör. Bu yıl bir de kadın futbol takımı kuruldu. Kulübün amiral gemisi elbette ki futbol. Gelirleri giderlerini karşılamaktan uzak olan diğer şubeleri meşin yuvarlak finanse ediyor.
Kulüplerin özellikle yıllık gelirlerini karşılaştırırken kullanılan standart gelir modeli 3 ayaklı: Maçgünü, yayın ve ticari. 3 ayak birbiriyle ne kadar dengeliyse, yapı o kadar sağlıklı demek. Barcelona, Futbol Para Ligi’nin en dengeli gelir yapısına sahip 3 kulübünden biri. Takımın başarısına, ihtiyacına ve tekliflere göre sezondan sezona büyük farklılık gösterebilen transferler buna dahil değil. Öte yandan oyuncu satış gelirleri, UEFA’nın 3’er yıllık dönemler halinde yaptığı FFP(Finansal Fair Play) değerlendirmesinde dikkate alınmakta.
Geçen yıla göre gelir artışı %16. Maç günü gelirleri %3 artarken yayın gelirleri Şampiyonlar Ligi’ndeki başarıyla %9 yükseldi. Asıl başarı ise ticari gelirlerde sağlandı ve %30’a karşılık gelen 55 milyonluk bir artış yakalandı. Ne var ki gelir toplamda 76 milyon artarken hem kâr geriledi hem de borç yükü büyüdü. Çünkü giderler 108 milyon artmıştı. Bu artışın 92 milyonu personel giderlerinden kaynaklanıyor. Bunun en büyük sebebiyse futbola ödenen primlerdeki 61 milyon avroluk artış.
Maçgünü gelirleri
FC BARCELONA
2013/14 (Bin €)
2014/15 (Bin €)
Değişim
Maçgünü Gelirleri
Futbol
Diğer
Toplam
Futbol
Diğer
Toplam
%
Kombine
31,358

31,358
29,780

29,780
-1,578
-5.0%
VIP, Loca, Kurumsal
11,925
183
12,108
13,803
188
13,991
1,883
15.6%
Lig
28,041
752
28,793
31,106
787
31,893
3,100
10.8%
Ülke Kupaları
5,814
21
5,835
3,967
7
3,974
-1,861
-31.9%
Uluslararası Kupalar
7,263
396
7,659
15,959
485
16,444
8,785
114.7%
Özel ve diğer
11,200
32
11,232
5,056
533
5,589
-5,643
-50.2%
Bilet Satış Toplamı
95,601
1,384
96,985
99,671
2,000
101,671
4,686
4.8%
Üyelik


19,885


18,865
-1,020
-5.1%
Toplam


116,870


120,536
3,666
3.1%

Kombinelerdeki küçük azalışa karşın, ligde seyirci ortalamasının 71,988’den 77,632’ye çıkışına Şampiyonlar Ligi’nde en değerli 2 maçın da eklenmesiyle gelen artış, bilet gelirinin ilk kez 100 milyon barajının üzerine çıkmasını sağladı. Rakam Real Madrid’le yarışabilse de Manchester United ve Arsenal’ın gerisinde. Bunun farkında olan ve potansiyeline ulaşmak isteyen kulüp, Camp Nou’da kapsamlı bir yenileme için uzun süredir hazırlıklarını sürdürüyor.
2007’de onaylanan ancak 2008 krizi nedeniyle ertelenen plan, Mini Estadi’nin satışına baştan beri karşı olan  Rossel’in 2010’da başkan seçilmesiyle askıya alınmıştı. 2014’te yapılan referandumda Barcelona üyeleri yeni bir stadyumu değil, Camp Nou’nun modernizasyonunu tercih ettiler. 26 Mayıs 2015’te görücüye çıkarılan Espai Barça projesine 2017’de başlanıp 2021’de bitirilmesi planlanıyor. 99354 olan kapasite 105 bin 53’e çıkarılacak. Gelir artışını asıl sağlayacak olansa kapasite artışı değil, yapılacak düzenlemeler.
Stadyum içinde yeni bir loca ve restoran katı oluşacak. Ayrıca VIP koltuk kapasitesi iki katına çıkacak. Stadyumun içinde salon sporları şubeleri için Palau Blaugrana adı verilen 10 bin kişilik çok amaçlı bir salon ve 2 bin kişilik bir mini salon yapılacak. Tribünlerin üstü tamamen kapatılacak. Stadın içindeki kullanım alanı 40 binden 104 bin metrekareye çıkacak. Camp Nou bölgesinin kapsamlı renovasyonuyla, buradaki mağaza ve restoranların yılın 365 günü faaliyet gösterebileceği bir ortam sağlanacak. 5000 araçlık bir otopark da projede.
Ve maalesef şunu her seferinde yazmamız gerekiyor: Barcelona 600 milyon avroluk maliyeti kendisi karşılayacak. Yakın geçmişte Bayern, Juventus, Arsenal, Lille, Leicester ve Rotherham; şu aralar Udinese, Valencia Liverpool ve Bristol City; yakın gelecekte Chelsea, Tottenham, Roma, PSG, gibi… Sokakataki adamın parasıyla yapılmıyor.
Kulüp 200 milyonu kendi kaynaklarından, 200 milyonu proje kapsamında isim hakları dahil satışlardan karşılamayı ve 200 milyon da banka kredisi kullanılmayı planlanmış. Üyelere ek bir maliyet getirmeyeceğinin altı çizliyor. Buna karşılık yılda en az 40 milyon ek gelir ve bu kaynakla rekabette avantaj sağlamak umuluyor.
Kulüplerin üyelik ücretleri ve aidatları da gelir sınıflamasında maçgünü gelirleri kaleminde değerlendiriliyor. Üyelikler, Barcelona’nın 2003 krizinden çıkarken tutunduğu dallardan biri olmuş, başlatılan kampanya ile hızlı bir üye ve gelir artışı sağlanmıştı. Üyelik gelirlerinde önceki yıl da gözlemlenen hafif daralma sürdü. Yine de geçen sezon yaklaşık 19 milyon € gelir elde ettiler. Kombine alabilmek için üyelik gerekiyor. Sezona 169315 üye ve 85154 kombineyle girildi.
Son olarak şunu ekleyelim: Avrupa’da kulüpler kombineleri tüm maçları kapsayacak şekilde satmıyor, satamıyor. Sadece rakipler ve maç sayısı, yani ürünün belli olduğu lig maçları satılmakta. Türkiye’deki durumuysa şu örnekle anlatalım: Televizyon almak istediğinizde satıcı size 2500 TL ödemenizi isteyerek kapalı bir kutu veriyor. İçindekinin markası da belli ama LED mi tüplü mü olduğu, ekran boyutu, ses çıkış gücü, çözünürlük gibi diğer özellikleri belirsiz. Ödemeyi yapıp kutuyu alır mıydınız?
Tüm ürünlerin böyle satıldığını düşünün bir de… Çünkü bizde kombineler aynen bu mantıkla satılıyor. Ne kaç maç yapılacağı, ne hangi maçlar için bilet aldığınız belli. O biletle takımınızı Barcelona’ya karşı da izleyebilirsiniz, ön elemede havlu atılmasıyla soğuk su da içebilirsiniz.
Bu konuda İspanya’da bazı kulüplerde rastladığımız çözümse iki tür kombine. Biri sadece lig maçları, diğeri tüm maçlar(finaller hariç) için. Riskleri biliyorsunuz ve istediğiniz kombineyi alabilirsiniz, yani dayatma yok, seçme hakkınız var. Barcelona da bu yöntemi kullananlardan ve iki kombine arasındaki fiyat farkı %25.
Unutmadan… Televizyon lâzım mı?
Ticari Gelirler
FC BARCELONA
2013/14 (000 €)
2014/15 (000 €)
Değişim
Ticari Gelirler
Futbol
Diğer
Toplam
Futbol
Diğer
Toplam
1,000 €
%
Ürün satış
24,461
2,845
27,306
24,700
3,731
28,431
1,125
4.1%
Sponsorluk
106,735
4,696
111,431
148,048
4,853
152,901
41,470
37.2%
Reklam
181
45
226
3,448
33
3,481
3,255
1440.3%
Stat ve müze
39,409

39,409
50,520

50,520
11,111
28.2%
Diğer
7,321

7,321
5,616

5,616
-1,705
-23.3%
Toplam
178,107
7,586
185,693
232,332
8,617
240,949
55,256
29.8%

Kulübün gelir artışının motoru, sponsorluk sözleşmeleri oldu. İkisi de geçen sezon başlayan sponsorluk anlaşmalarıyla Telefonica’dan 13,4 ve Beko’dan 7,5 olmak üzere yıllık 20,9 milyon ek gelir sağlanıyor. Telefonica anlaşmasının bir başka faydası, ilk 3 yılı için peşin olarak alınan 40 milyonun, kulübe sağladığı nakit rahatlığı oldu. Nike ile süren malzeme sponsorluğu 14/15’ten itibaren 30 değil 33,1 milyon getirmeye başladı. Ayrıca sahadaki başarılı sonuçlar, anlaşmalardaki başarıya endeksli primleri devreye sokarak 11,6 milyon ek gelir kazandırdı(Nike: 6,6 QSI: 5).
Barcelona’nın sponsorları 6 grupta yapılandırlmış. Tepede iki ana sponsor Nike ve QSI, onların altında aralarında Türkiye’den Beko’nun da bulunduğu beşli “premium” grubu ve devamında Türkiye’den Lassa’nın bulunduğu on birli “resmi sponsorlar” grubu var. Yıllık 5,4 milyondan 4 yıllık bir anlaşma yapılan Lassa aynı zamanda “diğer branşlar ana sponsoru” ve beraberinde bu branşların her birinin sponsorları var.
Son dönemde büyük kulüplerin kapışmasının yaşandığı “bölgesel ortaklar” grubunda ise aralarında Türkiye’den Avea’nın bulunduğu 19 sponsor yer alıyor. Bölgesel ortak Fitness Time ile Nisan’da atılan imza, Suudi Arabistan ve BAE’de 7 futbol okulu kurma iznini sağlayan anlaşmayı da getirdi. En alt katmanda ise 55 farklı sponsor bulunuyor.
İlk grubu oluşturan 2 ana sponsorla anlaşmaların yenilenmesi için görüşmeler sürmekte. Bu arada, Manchester United’ın yaptığı gibi antrenman formaları için yeni bir sponsorluk alma fikri de değerlendiriliyor.
24 Eylül’de 30. yılını kutlayan Barcelona müzesi, geçen yıl ziyaretçi sayısını 25 bin kişi arttırarak 1,530,484 kişiye çıkardı ve bir kez daha hem Dali(1,297,311) hem de Picasso(919,814) müzelerini geride bıraktı. Rakam, Türkiye’nin en çok ziyaretçi çeken müzesi olan İstanbul Modern Sanatlar’ın 2,5 katı… Oyuncular da Granada maçında sahaya özel logolu bir formayla çıkarak müzenin 30. yılını kutladı. 4 Ocak günü 25 milyonuncu ziyaretçi ağırlandı. Şanslı kişi Alex Jimenez ile çocukları Estanis ve Didac, başkan yardımcısı Jordi Caroner ve müze kuratörü Jordi Penas eşliğinde özel bir turla müzeyi gezdiler. Önceki sezon 39,5 milyon gelir elde edilen müze ve stadyum turları 2014/15 sezonunda 50,5 milyon avro getirdi.
Camp Nou’daki taraftar mağazası da e-ticarete geçme hazırlığında. Kulübün 12 sosyal medya platformundaki 180 milyonu aşan takipçisi, büyük bir potansiyele işaret ediyor.
Real Madrid ile 46 milyonluk fark bir miktar erimiş olmalı ama Barcelona’nın ticari gelirlerde alabileceği daha çok yolu var. Bu alandaki önemli gelişime karşın potansiyellerinin uzağında kalmış görünüyorlar. Güney Amerika’da en popüler Avrupa kulübü açık ara onlar ama Asya ve Kuzey Amerika’da rakiplerine göre gerideler.
Futbolcular için transfer yasakları sürüyor ama yöneticiler için yok… Juventus’tan Francesco Calvo ticari direktör olarak transfer edildi ve 1 Ekim’de göreve başladı. WWP Sports’tan transfer Arno Trabesinger ise New York ofisinin başına geçiyor ve Kuzey Amerika operasyonlarını yönetecek. Üçüncü transfer olan Agora Invest’ten Pancho Schröder, kurumsal direktör görevini üstlenecek.
Yayın hanedanlığı
FC BARCELONA
2013/14 (Bin €)
2014/15 (Bin €)
Değişim
Yayın Gelirleri
Futbol
Diğer
Toplam
Futbol
Diğer
Toplam
%
Yayın
180,711
1,365
182,076
195,182
4,030
199,212
17,136
9.4%

Barcelona’nın yayın gelirindeki büyümenin ana kaynağı, Şampiyonlar Ligi’nin kazanılmasıyla UEFA’dan gelen rakamın artışı. İspanya, 5 büyük lig içinde havuz sisteminin olmadığı tek ülkeydi ancak hükümetin de dahil olduğu süreçte nihayet başarıya ulaşıldı ve 2016/17 sezonundan itibaren İspanya yeniden havuza dönüyor. Bireysel anlaşmalarla geçilen süreçte büyüklerle küçükler arasındaki dev fark rekabetin canına okumuş ve tüm yıldızlara karşın özellikle uluslararası yayınların değerini eritmişti. Bu süreçte tek direnebilen, menajerler ve onların fonlarından aldığı desteği akıllıca kullanıp harika bir mücadeleyle bunu perçinleyen Atletico Madrid oldu.
1985-90 görüşmeleri döneminde tüm kulüpler yayın görüşmeleri yetkisini Kulüpler Birliği’ne devretti ve havuz kuruldu. Ancak 96’da işler değişmeye başladı. Özellikle iki kanal, kulüplerle bireysel anlaşmalar imzalama peşinde koşuyor, hatta maçları yayınlayamayacakları 96/97 ve 97/98 sezonları için bile ödeme yapmayı kabul ediyorlardı. Bu arada harcamaların kontrolsüz artışıyla kulüpler yine zordaydı. 2000/01 sezonu sonunda borçlar 1 milyar 646 milyona ulaşmıştı.
Sonunda Barcelona ve Real Madrid havuzu dağıttı. Diğer kulüpler de bireysel veya İtalya’daki Gioco Calcio örneği gibi gruplaşarak yayın anlaşmalarına giriştiler. Ancak Mediapro’nun 2007’den itibaren Barcelona ve Real Madrid’e ödediği rakamın yanında diğer kulüplerinki devede kulak kaldı.
Hem küçüklerin kepenk indirmesini istemeyen hem de vergiyi tek kaynakta sorunsuz tahsil etmek isteyen hükümetin de müdahil olduğu süreçte iki dev, sonunda havuzu kabul etti. Tek başına satışın uzun vadede yayıncının lehine olduğunu, yıllardır bir türlü değerini yükseltemedikleri anlaşmalarla zaten kavramışlardı. Örneğin, ikilinin 140’ar almaya başladığı 2007’de 48 alan Man Utd, 2016/17’den itibaren 200’ü aşacak.
İspanya’da çoğu kulübün mali durumu dert, limitlerde yaşıyorlar. Vergi ödemelerini ertelemek, ödememek, af beklemek gibi bir seçenekleri artık yok. AB baskısıyla, maliyenin ilk aksamada yayın gelirinin %35’ine el koymasına imkân veren bir yasa çıkarıldı. Şartlar böyleyken Barcelona ve Real Madrid’in havuz dışında kalmaya ya da havuzdan çok büyük bir paya inat etmesi, İspanyol Futbolu’na da zarar verecekti.
Aslına bakarsanız iki devin bir kaybı olmayacak gibi görünüyor çünkü Tebas’ın “geçici hükümler” başlığı altına sıkıştırdığı bir maddeye göre 2022’ye kadar bir kulübün havuzdan alacağı yıllık rakam, 2014/15 sezonunda kazandığı rakamın altında olamıyor. İhalede ümit edilen rakamlar gelmezse İspanyolların bu denklemin içinden nasıl çıkacağıysa ayrı bir soru.
Yayın geliri ile ilgili şunu da eklemeliyiz: Havuzun olmadığı yani her takımın maçlarını kendi sattığı sistemde, evsahibi takım o maçın yayın gelirinin belli bir kısmını rakibine öder. Sebebi de basit: O maçı kendi kendine oynamıyor. Havuzsuz yıllarda İtalya’da %20’de anlaşılmıştı. Barcelona’nın bu konuda bir açıklaması yok ancak Real Madrid’in 2013/14 raporunda verdiği bir dipnot, İspanya’da da oranın aynı olduğuna işaret ediyor.
Ücret Giderleri ve Primler
FC BARCELONA
2013/14 (Bin €)
2014/15 (Bin €)
Değişim
Ücret Giderleri
Futbol
Diğer
Toplam
Futbol
Diğer
Toplam
%
Maaş
125,140
46,848
171,988
147,176
44,764
191,940
19,952
11.6%
Kollektif Prim
40,157
7,365
47,522
83,227
5,956
89,183
41,661
87.7%
Bireysel Prim
5,699
0
5,699
23,372
0
23,372
17,673
310.1%
İmaj hakları&menajerlik
25,927
2,221
28,148
27,009
1,647
28,656
508
1.8%
İmza parası ve diğer
11,107

11,107
19,248

19,248
8,141
73.3%
Sporcu dışı maaş


30,504


34,364
3,860
12.7%
Sporcu dışı prim


1,302


1,508
206
15.8%
Toplam
208,030
56,434
296,270
300,032
52,367
388,271
92,001
31.1%
Gelire Oran
42.9%
11.6%
61.1%
53.5%
9.3%
69.2%


FFP (UEFA) ücret/gelir


49.5%


59.9%



Barcelona, başarısının faturasını dengelemekte sıkıntılı. 2003 krizi sonrası Laporta yönetimiyle göreve gelen Ferran Soriano’nun yapılandırdığı ücret sistemi mükemmel işliyordu. 2003’te gelirinin %88’ini ücretlere harcayan kulüpte oran iki yılda %52’ye kadar düşürülmüştü. Ancak başkan Laporta, primlere de el atmış ve sistemi bozmaya başlamıştı. Finansal Direktör Ferran Soriano, 2008’de görevden ayrıldı.
2010 yazında yani 6 kupa kazanılan sezonun sonunda kulüp, katlanan prim ödemeleri nedeniyle ciddi bir kriz yaşıyordu. Olası Fabregas transferini kovalayan BBC ekibi, iki aydır maaşların ödenemediği haberini yakaladı. Fabregas Arsenal’dan dönüş için 1 yıl daha beklemek zorunda kalırken, kasadaki delik kulüp tarihinde ilk kez formaya göğüs reklamı alınarak kapatılıyordu.
Barcelona, çok önemli yol kat etmesine karşın problemi tamamen giderememiş. Ligde ikinciliğin, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finalin, Copa del Rey’de finalin geldiği ve İspanya Süper Kupası’nın kazanıldığı sezonda 46 milyon ödendi ve primlerin maaşlara oranı %36,7. 3 kupa ile birlikte gelen %132 oranında artışla futbolcular ve teknik ekibe 107 milyon prim ödendi. Primlerin garanti ücretlere oranı %72,4’e çıktı.
%36,7 oranı İspanya ve İtalya standardının üstünde, Almanya’ya göre düşük ama Türkiye için aşırı yüksek. “Üçleme”nin gelişiyse %72,4’e fırlamasına yol açmış.
FC BARCELONA
2013/14 (000 €)
2014/15 (000 €)
Değişim
Futbol maaş
125,140
147,176
22,036
17.6%
Gelire Oranı
25.8%
26.2%


Futbol Toplam Prim
45,856
106,599
60,743
132.5%
Gelire Oranı
9.5%
19.0%


Prim/maaş Oranı
36.64%
72.43%



Unutmadan: Soriano’yu, ücret/gelir oranında ağır sorun yaşayan Manchester City 2012’de kaptı ve %86’dan %59’a indiler. Barcelona ise ‘başarılı sezonda prim sorunu yaşama’ klasiğinden kurtulamamışa benziyor.
Borçlar
Barcelona’da prim yükü başka sorunları tetikledi. Kulübün net borcu 51,3 milyon artarak 328,3 milyona çıktı. Faaliyet dışı gelirler dahil yıllık cirosu 600 milyonu aşan bir kulüp için bu rakamın ciddi bir sorun olduğu söylenemez. Fakat düşen kârlılıkla birlikte İspanyol Kulüpler Birliği’nin koyduğu Finansal Fair Play kurallarından biri olan Net Borç/EBITDA(Favök) oranı limiti olan 2,75’i aşmış durumdalar.
FC BARCELONA
2013/14 (milyon €)
2014/15 (milyon €)
Değişim
Net Borç
287.0
328.3
41.3
14.4%
EBITDA(Fvaök)
123.0
101.3
-21.7
-17.7%
Net Borç/EBITDA
2.33
3.24
0.91
38.9%

İngiliz kulüplerinin yaptığı gibi İspanyol Kulüpler Birliği de Ocak 2013’te kendi FFP kurallarını oluşturdu ve 2013 yazında kurallar yürürlüğe girdi. Kurallardan biri, kulüplerin net Borç/EBITDA oranının 2,75’i aşmaması. Bu noktada Barcelona için bir tehlike söz konusu, bu yıl 3,24’e ulaştılar. Net borcun artışı ve kârlılığın azalışı birleşince bu yıl için limit aşıldı.
Bu nedenle zorunlu olarak yazılı bir açıklama yapan kulüp, hem kamuoyunu hem taraftarlarını bilgilendirdi ve sorunu çözmesi için 2 yılı olduğunu hatırlatarak bu sorunu çözecek kaynaklara sahip olduğunu vurguladı.
Ancak iş FFP ile bitmiyor… Barcelona’nın 2013 Genel Kurulu’nda kabul edilen kurala göre, borcu yükselten yönetimin 2 yılı var. Eğer bu süre içinde borç eski seviyesine döndürülemezse yönetimdeki hiç bir üye tekrar aday olamıyor.
Transfer maliyeti(Oyuncu amortismanı)
Tarihin transfer rekorunu kırıp 154 milyon harcamasının Barcelona’ya bu yılki etkisi 12,5 milyon oldu. “Nasıl olur, alışlarla satışlar arasında arada 75 milyon fark var” denebilir. Ama Tottenham’ın 1989’daki itirazından beri işler böyle yürümüyor.
Tottenham’ın başvurusuna kadar bir transfer için ödenen bedelin tamamı doğrudan gidere kaydedilirdi ve hesap, gelir gider farkıyla yapılırdı. Ama artık ödenen rakam amortize ediliyor, yani sözleşme süresine yayılıyor. Kulüplerin tamamına yakını bu yöntemi benimsemiş durumda.
Örneğin Arda için 34 milyon ödendi ve 5 yılık sözleşme imzalandı. Tamamı peşin olarak ödenmiş olsa da fark etmiyor, 2015/16 sezonuna 34/5, yani 6,8 milyon düştü. Kalan tutar, kayıtlara diğer 4 yıla 6,8’er milyon şeklinde dağıtılarak geçti.
Barcelona transfere 154 milyon harcamışken sadece 12,5 milyon fark oluşması bu yüzden. Alınan oyuncuların maliyetinin o yıla düşen kısmı kayıtlara girdi, ayrılanların da o yıla ait maliyetleri düşüldü.
FC BARCELONA
2013/14 (milyon €)
2014/15 (milyon €)
Değişim
Transfer yükü(amortisman)
54.054
66.588
12.5
23.2%

Amortisman gideri Barcelona çapındaki bir kulüp için oldukça düşük, örneğin Real Madrid’de bu rakam 139,7 milyon. Farkı yaratansa La Masia… Kadroda altyapıdan yetişmiş ve dolayısıyla transfer ücreti ödenmemiş pek çok oyuncu var. Bu da Barcelona’ya tüm operasyonlarında büyük bir avantaj sağlıyor.
Buna karşıllık satışlar, isterse para 3 yılda alınacak olsun, tek seferde o yıla gelir kaydediliyor. Yani altyapıdan yetiştiği için maliyeti sıfır olan Pedro’nun 27 milyonun tamamı gelir kaydediliyor.
Diğer Şubeler
Barcelona, gelirinin yaklaşık %9’unu diğer şubelere ayırıyor. Futbolda altyapıya(B takım dahil) ayrılan pay ise toplam %4 civarında. Basketbol %5 alırken hentbol %1,75; salon futbolu, hokey ve amatör şubeler yaklaşık %2 pay alıyorlar. Buna karşılık bu şubelerin gelirlerinin toplamı, gelirin %2’si civarında.
FC Barcelona
Futbol B ve Altyapı
Basketbol
Hentbol
Hokey
Salon Futbolu
Diğer Branşlar
İdari ve diğer
Toplam (000 €)
Diğer Birimler
Toplam Gelir
2.463
5.051
1.481
0.172
0.611
0.815
63.726
74.319
Toplam Gider
23.353
27.717
9.756
3.294
5.026
2.372
75.435
146.953
Net
-20.890
-22.666
-8.275
-3.122
-4.415
-1.557
-11.709
-72.634

Futbol, geçen yıl diğer şubelerin 40 milyonluk zararını örttü. Bu da gelirlerin %7,1’i. Önceki yıl diğer şubelerin zararı neredeyse aynıydı: 40,3 milyon. Gelire oranıysa %8,3’tü.
Mahkeme duvarı
Sahada çok mutluydular ama adliyede çok zaman harcandı ve yüzler pek gülmedi. Neymar davasıyla yenen ağır darbenin üzerine bir de transfer yasağıyla yüzleşiyorlar… Çocuk yaştaki 14 oyuncunun transferiyle suçlanan kulüp, 13’ü için elle tutulur bir savunma ortaya koyamadı ve iki dönem transfer yasağı aldı. FIFA, ayrıca Barcelona’nın bunları yapabilmesine göz yumduğuna kanaat getirdiği İspanyol Federasyonu’na da bir para cezası verdi ve diğer İspanyol kulüplerini de incelemeye aldı. Real Madrid’in de benzer bir ceza alabileceği haberleri var ancak kulüp iddiaları yalanlıyor.
Real Madrid ile birlikte yargılanacakları dava ise AB nezdinde. 7 İspanyol Kulübü, Avrupa Birliği Rekabet Komisyonu’na savunma verecek. Barcelona bir dernek ve bu yüzden yargılanacak. AB’de tüm profesyonel kulüpler şirket olmak zorunda.
İspanya’nın 4 kulübe dernek kalma istisnası tanıdığını anlatmıştık. Dernek statüsüyle faydalanılan vergi avantajlarının AB yasalarına aykırı olduğu biliniyor. Bu vergilerin halkın parası olduğu ve tahsil edilmesi gerektiği vurgulanıyor. AB rekabet komisyoneri Marghrete Vestager, 22 Haziran’da verdiği röportajda, kararın sonbaharda çıkacağını söylemişti. Dernek olarak kalan 4 kulübün önüne yüzmilyonlarca avroluk bir faturanın konması ihtimal dahilinde.
Devlet yardımı konusunun uzmanlarından Richard Graven ise suçlamanın 1990’a kadar gittiğinin altını çizerek kulüplere çıkacak faturanın “milyarlarca avro” olabileceğini söylüyor.
Neymar davasında kulüp aleyhine toplamı 26,2 milyon olan 3 vergi cezası söz konusu. 2014 Şubatında, sürecin henüz başında kulüp bir miktar ödeme yapmıştı. Diğer giderler kalemindeki 16 milyonluk sıçramanın tamamına yakınının sebebi Neymar Vakası ve sonucunda çıkan cezalar.
Bir başka gelişme ise kulübün, eski yöneticileri aleyhine açtığı dava. İspanya’da, dernek olan kulüplerde yönetimlerin teminat verme şartından bahsetmiştik. Barcelona, üyelerinin oylarıyla, Laporta yönetiminin görev döneminin bir kısmını dava etmek için harekete geçti ve tazminat istiyor. İlk duruşmada yargıç, kulübün davayı açmak için yasal dayanağı bulunduğuna karar verdi ve davaya devam edilecek. Kulübün, eski yönetimden istediği tazminat 56 milyon avro.

Futbol Evi Designed by Templateism.com Copyright © 2014

Tema resimleri Bim tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.