Avrupa'nın büyük kulüpleri arasında 2014/15 sezonu hesaplarını ilk açıklayan, başkanlık
seçiminin de etkisiyle Barcelona olmuştu. Rakamlara hızlıca göz atıldığında
gelirlerin ciddi oranda arttığı ama gider artışının daha büyük olduğu
görünüyordu. Manzara bizim için tanıdıktı, bu filmi 2010’da da görmüş, hatta
hakkında detaylı bir yazı yazmıştık: Primler.
Aziz Yıldırım’ın
“maçbaşı ödemelerini kaldırıyoruz” açıklamasıyla primler bizde de gündemde. Başkan,
prim sistemlerinde modern dünyanın uygulamalarına geçmek istiyor ve hatta diğer
kulüplere de aynısını tavsiye etti. Fikir teoride güzel ama pratikteki sorun
şu: Türk Futbolu, modern dünyanın bir parçası değil.
Muasır medeniyetler seviyesinde geçerli akçe, oyuncuların alacaklarını aksatmadan ödemek. Oysa bizim dünyamız bambaşka, “alacağım yoktur kâğıdı” en kıymetlimiz... Türkiye’de bu uygulamaları yapabilecek kulüp sayısının bir elin parmaklarını geçmesi zor görünüyor. Yerli yabancı herkes, Türkiye’de ödemelerin söz verildiği gibi yapılmadığının, namertçe davranıldığının farkında. FIFA’daki dava rekoru bunun sadece resmi kaydı. Üstelik, yerlilerin FIFA’ya gitmesi yasakken kırdık o rekoru.
Performansa bağlı
prim sistemlerini yeniden şekillendirip ücret sisteminin merkezine oturtan ve
tüm dünyaya sunan kulüp Barcelona. Hatta sistemin mühendisi, dönemin finansal
direktörü Ferran Soriano, şu anda City’nin CEO’su. Barcelona ise sistemini
sulandırmanın sonuçlarıyla boğuşuyor.
Katalanların
hedefiyse çarpıcı: 2021’de yıllık 1 milyar avro gelir.
FC Basel’de
oynamış, FC Zürich’in kurucuları arasında yer almış bir İsviçreli olan Joan
Gamper’in kurduğu FC Barcelona’nın mottosu “Mes Que un Club”. “Bir kulüpten
ötesi” olarak çevirebileceğimiz bu söz, kulübün Katalanlar için anlamını da
yansıtıyor.
Franco rejiminde
kulüp ne asıl armasını ne asıl adını kullanabiliyor ne de yönetimini
seçebiliyordu. Camp Nou’daki maçlarsa halkın Katalanca konuşabildiği belki de
tek yerdi.
Franco’nun ölümü
sonrası 74’te armasına 75’te adına kavuşan FC Barcelona, 78’de ilk kez başkanını
üyelerinin oylarıyla seçebildi. Kazanan Nunez, bölgenin en büyük inşaat
şirketinin sahibiydi. Zamanla kendisini o koltuğa oturtan demokrasiden pek
hoşlanmamaya başladı. Hem idari hem ekonomik anlamda kulüpte şeffaflık
kayboldu. Taraftarlar ve üyeler kulübün işleyişi hakkında neredeyse hiç bir şey
bilmiyorlardı.
Nunez ve
kurmaylarının ekonomik anlamda gözlerinin açılışı ise 90’ların ikinci
yarısında... Özellikle Manchester United’ın işleyişi, ekipte büyük hayranlık
uyandırmıştı: Sürekli akıp giden fizibilite raporları, uluslararası arenaya
açılmış dev bir pazarlama ağı ve elde edilen büyük gelir… Nunez, bir parçası
kulübü borsaya açmak olan Barça 2000 projesini geliştirdi. Ama yoluna kocaman
bir fil dikilecekti.
İdare erbabı fil
Elefant Blau(Mavi
Fil) hareketi, iki avukat Joan Laporta ve Sebastia Roca önderliğinde doğdu.
Nunez’in kulübü hem kötü yönettiği hem de “Mes que un club” yapan değerleri yok
ettiği iddiasındaydılar. Mavi Fil; Barcelona’nın asıl misyonunun spor olduğunu,
Nunez’in seçtiği yolunsa buna sadece teğet geçebildiğini savunuyordu ve başkana
kulüp tüzüğünü hatırlatıyordu. Nunez’in sporu amaç değil araç olarak kullanarak
dev bir ticari makine yaratmaya çalıştığını iddia ediyorlardı. Barcelona elbette
ekonomik olarak da en güçlü olmayı hakediyordu ama bu hedefe, değerlerini
çiğnemeden ulaşmalıydı.
Çabalarını
güvensizlik oylamasına kadar götürmeyi başarsalar da kaybettiler. Ama aldıkları
güçlü destek, Nunez’i istifaya götüren yolda ilk adım oldu. 2000’de adayları Bassat
kaybetti. Başkanlığı kaptırdıkları Gaspart’ın 3 yılda 57 milyon zararla geçilen
dönemi sahada da felaketti ve önlerini açtı.
2003’te nihayet kazandılar,
Cruijjff’un avukatı ve Mavi Fil’in kurucusu Laporta yeni başkandı. 2003/04
sezonu öncesi devraldıkları manzaraysa iç karartıcıydı:
Barcelona ligi
altıncı sırada, son 15 yılın en kötü derecesiyle tamamlamıştı. Önceki
altıncılıkta en azından kupa kazanılmıştı ama son dört yıldır ne lig, ne kupa
ne de Avrupa’da zafere ulaşılamıyordu ve bu kulüp tarihi için bir ilkti. UEFA
Kupası’na katılma hakkı, ligin ancak son haftasında elde edilebilmişti.
Malî durum da
farklı değildi. 123 milyonluk yıllık gelir, Manchester United’ın yarısından azdı.
110 milyonluk ücret yükü, gelirin %88’ini yutuyordu. Borçsa yıllık gelirin 1,5
katından fazlaydı: 186 milyon.
Laporta hem ekonomik hem sahadaki performansı yükseltmeyi,
bunu yaparken de kulübün iki ana ilkesinden ödün vermemeyi vaad etmişti: “Güzel
futbol” ve topluma karşı sorumluluk. Alışılmadık türden bir hamleyle başlayıp
futbolda deneyimli yöneticileri göndererek, genç ve başarılı profesyonellerle
yola çıkmayı seçti.
Seçimin hemen ardından dokuz yöneticinin yedisi
değiştirildi. Maliyetleri düşürerek son beş yılda ilk kez denk bir bütçeye
ulaşmak mümkündü farklı bir stratejide karar kılındı. Takıma acil yatırım yapılıp
başarı sağlanacak ve gelirler arttırılacak, aynı zamanda giderler de kontrol
altına alınacaktı.
Kulübün borçlarını orta vadede yönetilebilir kılmak için
finans kuruluşları ile toplam 150 milyon borç alabilme imkanı veren bir dizi
anlaşma imzalandı. Üye sayısını arttırmak adına El Grand Repte kampanyası
başlatıldı, üyelik tüm dünyaya açıldı ve ilk yıl 25 bin üye kaydedildi.
Bilet fiyatları yeniden düzenlendi. Yurt dışındaki
taraftarlar için sezonluk "bilet+otel" paketi oluşturuldu. 3,6 ve 12
maçlık özel kombineler yaratıldı. Kombine sahiplerinin gelemeyecekleri maçlarda
yerlerinin yeniden satışını sağlayan bir sistem kuruldu. 2005’te üye sayısında
163 bine, kombine satışında 85 bine ulaşıldı. Camp Nou, toplantı ve
konferanslar için bir merkez olarak düzenlenip pazarlanırken stadyum ve müze turlarından
elde edilen gelirler de büyük artış gösterdi. 2004/05 sezonunda yüksek fiyatlı
36 özel loca oluşturuldu ve bu localar ilk sezonundan beri yok satıyor. Ticari
gelirleri Avrupa dışında da arttırabilmek içinse özel bir ekip kuruldu.
Kadro, takımın başına getirilen Frank Rijkaard’la yeniden
planlandı. Ronaldinho, Deco, Ludovic Guily, Samuel Eto’o, Rafael Marquez gibi
transferler Carles Puyol, Xavi, İniesta, Messi, Victor Valdes gibi kulübün
yetiştirdiği oyuncularla kaynaştırılarak bir takım çekirdeği oluşturulurken;
yüksek maliyetli bazı oyuncularla yollar ayrıldı. Maliyetleri kontrol amacıyla
oyuncularla anlaşmalar “performansa bağlı ücret” eksenine oturtuldu. 2005’e
gelindiğinde ücretlerin %18’i takım, %18’i bireysel performansına endeksliydi.
İzlenen strateji daha ilk sezondan başarı sağladı. Gelir %37
artarak 169 milyona ulaştı. 110’dan 85 milyona inen ücretlerin gelire oranıysa
%88’den %50 civarına çekilmişti. Önceki sezonu dev bir zararla ve 6. bitirebilen
kulüp, 7 milyon kâr yazarken sezonu 2. sırada tamamlıyordu. Sonraki sezon
şampiyonluk, bir sonraki sezon hem lig hem de Avrupa’da şampiyonluk geldi. 2003’te
Manchester United’ın yarısından az kazanan Barcelona, gelirini 5 yılda 2,5
katına çıkararak farkı %5’e kadar indirdi. Ertesi yıl da geçti.
Laporta’nın yönetim ekibi 2005’te istifalarla sarsıldı,
toparlanmanın ardından 2008’de bir istifa dalgası daha geldi. 2010’da ise başkanlığı,
değişimi başlatan ekibin bir başka üyesi olan Rossel’e kaybetti.
Rossel’in Neymar skandalıyla koltuğu ortasında Bartomeu’ya
devretmek zorunda kaldığı 2013/14 sezonu, Barcelona’nın 6 yıl sonra 3 ana
kulvarı kupasız kapattığı ilk sezon olmuştu. Geçen sezonsa bunu kelimenin tam
anlamıyla tersine çevirdiler.
Ölümsüzlüğe dönüş
Lig-Kupa-Avrupa
üçlemesini başaran ilk kulüp 1967’de Celtic oldu. Meslektaşı Jock Stein’ı
ziyaret eden Liverpool’un efsanevi menajeri Bill Shankly, tarihte eşi olmayan
bu başarısını kutladığı dostuna “Artık ölümsüz oldun, nasıl bir duygu?” diyerek
takılmıştı… İki kere ölümsüz olunur mu?
Barcelona, sahada
harika bir sezon yaşadı. Katalanlar için özel bir önemi olan Barselona
kuşatmasının 300. yılına denk gelen ve hatta bunun için özel üretilmiş dördüncü
bir forma(Senyera) kullanılan sezonda, hem lig hem kupa hem de Avrupa’da
şampiyonluk yaşandı. Barcelona böylelikle bir ilke daha imza atıyordu: Birden
fazla “üçleme” yapan tek kulüp.
Oysa 5 yıl sonra
ilk kez kupasız kapatılan sezonun ertesinde pek çok soru işaretiyle
başlanmıştı. Takımın simgelerinden kaptan Puyol bırakmış, altyapıdan gelip 13
yıldır kaleyi koruyan Valdes’le yollar ayrılmıştı. Yine altyapıdan yetişip
Arsenal yıllarının ardından geri dönen Fabregas bu kez Londra’nın batısına,
hücum hattının etkili ismi Alexis Sanchez kuzeyine gitmişti. Xavi’nin iyice
ilerlemiş yaşı bir başka sorundu.
Kale, Gladbach’tan
genç Alman Ter Stegen ve Real Sociedad’dan Şili’nin milli kalecisi Claudio
Bravo ile doldurulmaya çalışılırken savunma seçimleri Valencia’dan Fransız
Mathieu ve Arsenal’dan kulüp tarihinin ilk Belçikalısı Vermaalen oldu. Orta
alana Sevilla’da sonunda o hep bahsedilen potansiyelini bulup harika bir sezon
geçiren Hırvat Rakitic, hücuma ise Liverpool’un 4 yıl Ajax eğitiminden geçmiş Uruguaylı
golcüsü Luis Suarez eklendi. Toplam transfer harcaması 154 milyon 54 bin € oldu
ve hem alışlarda hem satışlarda kulüp tarihinin rekorları kırıldı.
Teknik direktör
Martino ile de yollar ayrıldı ve takım 1996’da Real Madrid’den transferiyle
olay yaratan Luis Enrique’ye teslim edildi. 2008-11 döneminde Guardiola’nın yerine
altyapıda görev alan Luis Enrique daha sonra Roma’da limoni bir dönem yaşamış,
bir yıl aranın ardından Celta Vigo ile başarılı bir dönüş yapmıştı. Ancak
elbette ki Barcelona bambaşka bir seviyeydi ve kafalarda soru işareti boldu.
Tüm bu
belirsizliklere karşın harika bir sezon geçirildi. Yolların ayrılacağı söylenen
Dani Alves sahaya ciddi bir onur mücadelesi koyarak büyük katkı verdi. Dokuzuncu
haftada, Luis Suarez’in ilk kez sahaya çıktığı maçta deplasmanda Real Madrid’e
ve ertesi hafta evinde Celta Vigo’ya üst üste iki maç kaybeden takım, sonrasında
harika bir ritim yakaladı.
Şubat’ın son günü
Granada’da kazanarak yeniden ligin zirvesine oturdular. Bitime bir hafta kala, tam
bir yıl önce aynı gün evlerinde şampiyonluğu kaybettikleri Atletico
deplasmanında Messi’nin golüyle kazandılar. Son 10 yıldaki yedinci şampiyonluk!
Blaugrana, kupa finalinde Athletic Bilbao’yu 3-1’le geçerken bir hafta sonra Berlin’de
aynı tarifeyi Juventus’a da uygulayarak beşinci kez Avrupa’nın en büyüğü oldu.
Bu onura son 10 yılda üçüncü kez eriştiler ve aynı dönemde onların dışında 2
kez bile kazanabilen yok.
İlginç bir notu
da düşelim: Luis Suarez ismi, Barcelona için zaten özel bir yere sahip. El
Arquitecto(mimar) olarak bilinen ilki, kulüp tarihinin Ballon d’Or kazanan ilk
futbolcusu(1960) ve Ballon d’Or kazanabilmiş tek İspanya doğumlu futbolcu. 80
yaşındaki “mimar”, Inter’in scout ekibinde.
Barcelona Gelir-Gider(milyon €)
|
2013/14
|
2014/15
|
Değişim
|
Değişim %
|
Maçgünü Gelirleri
|
116.9
|
120.5
|
3.7
|
3.1%
|
Yayın Gelirleri
|
182.1
|
199.2
|
17.1
|
9.4%
|
Ticari Gelirler
|
185.7
|
240.9
|
55.3
|
29.8%
|
TOPLAM
|
484.6
|
560.7
|
76.1
|
15.7%
|
Futbolcu satışı&diğer
|
24.6
|
34.4
|
9.8
|
39.7%
|
TOPLAM
|
509.2
|
595.1
|
85.8
|
16.9%
|
Personel Gideri
|
296.3
|
388.3
|
91.9
|
31.0%
|
Diğer Operasyonel Giderler
|
89.9
|
105.5
|
15.6
|
17.4%
|
TOPLAM
|
386.2
|
493.8
|
107.6
|
27.8%
|
EBITDA(Favök)
|
123.0
|
101.3
|
-21.7
|
-17.7%
|
Oyuncu amortismanları
|
54.1
|
66.6
|
12.5
|
23.2%
|
Diğer amortismanlar
|
10.9
|
8.0
|
2.9
|
26.7%
|
Operasyonel Kâr(EBIT)
|
58.0
|
26.6
|
-31.4
|
-54.1%
|
Finansal giderler
|
3.2
|
8.6
|
5.4
|
168.9%
|
Vergi öncesi kâr
|
54.8
|
18.1
|
-36.7
|
-67.0%
|
Bu performans kasaya
elbette yansıdı ama 3 yıldır sıkışılan 480’li milyonlar seviyesini büyük bir
sıçramayla aşmakta asıl etken sponsorlardı. Barcelona, tarihinde ilk kez 500
milyon barajını geçerken bunu başarabilen üçüncü kulüp oldu ve 561 milyon € gelire
ulaştı. Oyuncu satışları ile diğer tek seferlik gelirleri eklediğimizde rakam
595 milyona çıkıyor. Faaliyet dışı gelirler eklendiğinde ulaşılansa 608 milyon.
Statü sıkıntısı
Barcelona bir
dernek ve bu durum AB yasalarına aykırı. Avrupa’nın diğer büyükleri bu durumdan
uzun zamandır yakınıyordu. AB sınırları içinde dernek özelliklerini korumasına
izin verilmiş sadece 4 kulüp var. Hepsi İspanya’da ve sonbaharda AB Rekabet
Komisyonu’nun önüne çıkacaklar. Dernek statülerini ve kazandırdığı avantajları
kaybetmeleri bekleniyor. Ayrıca önlerine ciddi bir fatura konması ihtimali de var.
Çünkü AB, dernek statüsü sayesinde sağlanan mali faydaların halkın parası
olduğu ve geri ödenmesi gerektiği fikrinde. İspanyol futbol tarihinde kısa bir
gezinti zamanı:
Ligin federasyondan
ayrılışının doğuşu 1978’de İtalya’da. İspanya’da ise İngiltere’den 8 yıl önce,
24 Temmuz 1984’te kulüpler kendi birliğini(LFP) kurdu ve ligi yönetmeye
başladı.
İspanya, 1982
Dünya Kupası’nı düzenleme hakkını 1966’da Londra’da kazanmıştı. Dünya Kupası
sürecinde, stadyumların yenilenmesi başta masrafların çoğu kulüplere yıkıldı. Durumları
zaten iyi olmayan kulüpler sallanmaya başladı. 84’te hükümet, bağımsız bir
uzmanı rapor hazırlamak üzere görevlendirildi.
Raportörün
tavsiyesiyle kurulan LFP, 11 Haziran
1985’te Spor Konseyi ile anlaşma imzaladı ve kulüplerin şans
oyunlarından isim hakkı gelirleri %1’den %2,5’e çıkarıldı. LFP’nin ilk görevi,
borçları 125 milyon € düzeyine ulaşan profesyonel futbolun mâli anlamda yeniden
ve doğru biçimde yapılandırmasıydı.
Ancak 5 yıl sonra
başlanan yerden daha kötüsüne dönülmüş, borçlar %50’den fazla artıp 192 milyona
çıkmıştı. Sebep, kulüplerin sorumsuz harcamalarıydı. Bunun üzerine hem 1986’da
üye olduğu AET(şimdiki AB) yasalarına uyum sağlamak isteyen hem de kulüplere
yardımın bir sonunun gelemeyeceğini çabuk kavrayan hükümet, 15 Ekim 1990’da Spor
Yasası ile profesyonel kulüplere şirketleşme şartı getirdi. 1991/92 sezonunun
sonuna dek şirketleşecekler, dernek olarak kalmak isteyenler amatöre gidecekti.
Yasada bir istisna tanınmış, 86’yı artıda geçen ve borcu olmayan kulüplere
dernek olarak kalma hakkı verilmişti. Koşulları yerine getiren Athletic Bilbao,
Barcelona, Real Madrid ve Osasuna bu hakkı kullandılar.
Ancak yasaya göre
bu derneklerin yönetim kurulu üyeleri, her yıl bütçelenen giderin %15’i
tutarında kişisel teminat vermek zorundalar. Örneğin Barcelona yöneticileri
geçen sezonun başında olası zararlara karşı 74,5 milyonluk teminat verdi. Yani
bizde yapıldığı gibi bir kulübün başına geçip, kulübün parasını gönlünce
harcayıp işler sarpa sarınca hiç bir yük altına girmeden çekip gitmek pek kolay
değil.
Barcelona’da
futbolun yanı sıra basketbol, hentbol, hokey ve salon futbolu branşları profesyonel.
Buz hokeyi, rugby ve atletizmde faaliyetler amatör. Bu yıl bir de kadın futbol
takımı kuruldu. Kulübün amiral gemisi elbette ki futbol. Gelirleri giderlerini
karşılamaktan uzak olan diğer şubeleri meşin yuvarlak finanse ediyor.
Kulüplerin
özellikle yıllık gelirlerini karşılaştırırken kullanılan standart gelir modeli
3 ayaklı: Maçgünü, yayın ve ticari. 3 ayak birbiriyle ne kadar dengeliyse, yapı
o kadar sağlıklı demek. Barcelona, Futbol Para Ligi’nin en dengeli gelir
yapısına sahip 3 kulübünden biri. Takımın başarısına, ihtiyacına ve tekliflere
göre sezondan sezona büyük farklılık gösterebilen transferler buna dahil değil.
Öte yandan oyuncu satış gelirleri, UEFA’nın 3’er yıllık dönemler halinde
yaptığı FFP(Finansal Fair Play) değerlendirmesinde dikkate alınmakta.
Geçen yıla göre gelir
artışı %16. Maç günü gelirleri %3 artarken yayın gelirleri Şampiyonlar
Ligi’ndeki başarıyla %9 yükseldi. Asıl başarı ise ticari gelirlerde sağlandı ve
%30’a karşılık gelen 55 milyonluk bir artış yakalandı. Ne var ki gelir toplamda
76 milyon artarken hem kâr geriledi hem de borç yükü büyüdü. Çünkü giderler 108
milyon artmıştı. Bu artışın 92 milyonu personel giderlerinden kaynaklanıyor. Bunun
en büyük sebebiyse futbola ödenen primlerdeki 61 milyon avroluk artış.
Maçgünü gelirleri
FC
BARCELONA
|
2013/14
(Bin €)
|
2014/15
(Bin €)
|
Değişim
|
|||||
Maçgünü Gelirleri
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
€
|
%
|
Kombine
|
31,358
|
31,358
|
29,780
|
29,780
|
-1,578
|
-5.0%
|
||
VIP, Loca, Kurumsal
|
11,925
|
183
|
12,108
|
13,803
|
188
|
13,991
|
1,883
|
15.6%
|
Lig
|
28,041
|
752
|
28,793
|
31,106
|
787
|
31,893
|
3,100
|
10.8%
|
Ülke Kupaları
|
5,814
|
21
|
5,835
|
3,967
|
7
|
3,974
|
-1,861
|
-31.9%
|
Uluslararası Kupalar
|
7,263
|
396
|
7,659
|
15,959
|
485
|
16,444
|
8,785
|
114.7%
|
Özel ve diğer
|
11,200
|
32
|
11,232
|
5,056
|
533
|
5,589
|
-5,643
|
-50.2%
|
Bilet Satış Toplamı
|
95,601
|
1,384
|
96,985
|
99,671
|
2,000
|
101,671
|
4,686
|
4.8%
|
Üyelik
|
19,885
|
18,865
|
-1,020
|
-5.1%
|
||||
Toplam
|
116,870
|
120,536
|
3,666
|
3.1%
|
Kombinelerdeki
küçük azalışa karşın, ligde seyirci ortalamasının 71,988’den 77,632’ye çıkışına
Şampiyonlar Ligi’nde en değerli 2 maçın da eklenmesiyle gelen artış, bilet
gelirinin ilk kez 100 milyon barajının üzerine çıkmasını sağladı. Rakam Real
Madrid’le yarışabilse de Manchester United ve Arsenal’ın gerisinde. Bunun
farkında olan ve potansiyeline ulaşmak isteyen kulüp, Camp Nou’da kapsamlı bir
yenileme için uzun süredir hazırlıklarını sürdürüyor.
2007’de onaylanan
ancak 2008 krizi nedeniyle ertelenen plan, Mini Estadi’nin satışına baştan beri
karşı olan Rossel’in 2010’da başkan
seçilmesiyle askıya alınmıştı. 2014’te yapılan referandumda Barcelona üyeleri yeni
bir stadyumu değil, Camp Nou’nun modernizasyonunu tercih ettiler. 26 Mayıs
2015’te görücüye çıkarılan Espai Barça projesine 2017’de başlanıp 2021’de
bitirilmesi planlanıyor. 99354 olan kapasite 105 bin 53’e çıkarılacak. Gelir
artışını asıl sağlayacak olansa kapasite artışı değil, yapılacak düzenlemeler.
Stadyum içinde
yeni bir loca ve restoran katı oluşacak. Ayrıca VIP koltuk kapasitesi iki
katına çıkacak. Stadyumun içinde salon sporları şubeleri için Palau Blaugrana
adı verilen 10 bin kişilik çok amaçlı bir salon ve 2 bin kişilik bir mini salon
yapılacak. Tribünlerin üstü tamamen kapatılacak. Stadın içindeki kullanım alanı
40 binden 104 bin metrekareye çıkacak. Camp Nou bölgesinin kapsamlı
renovasyonuyla, buradaki mağaza ve restoranların yılın 365 günü faaliyet
gösterebileceği bir ortam sağlanacak. 5000 araçlık bir otopark da projede.
Ve maalesef şunu
her seferinde yazmamız gerekiyor: Barcelona 600 milyon avroluk maliyeti kendisi
karşılayacak. Yakın geçmişte Bayern, Juventus, Arsenal, Lille, Leicester ve Rotherham;
şu aralar Udinese, Valencia Liverpool ve Bristol City; yakın gelecekte Chelsea,
Tottenham, Roma, PSG, gibi… Sokakataki adamın parasıyla yapılmıyor.
Kulüp 200 milyonu
kendi kaynaklarından, 200 milyonu proje kapsamında isim hakları dahil
satışlardan karşılamayı ve 200 milyon da banka kredisi kullanılmayı planlanmış.
Üyelere ek bir maliyet getirmeyeceğinin altı çizliyor. Buna karşılık yılda en
az 40 milyon ek gelir ve bu kaynakla rekabette avantaj sağlamak umuluyor.
Kulüplerin üyelik
ücretleri ve aidatları da gelir sınıflamasında maçgünü gelirleri kaleminde
değerlendiriliyor. Üyelikler, Barcelona’nın 2003 krizinden çıkarken tutunduğu
dallardan biri olmuş, başlatılan kampanya ile hızlı bir üye ve gelir artışı
sağlanmıştı. Üyelik gelirlerinde önceki yıl da gözlemlenen hafif daralma sürdü.
Yine de geçen sezon yaklaşık 19 milyon € gelir elde ettiler. Kombine alabilmek
için üyelik gerekiyor. Sezona 169315 üye ve 85154 kombineyle girildi.
Son olarak şunu
ekleyelim: Avrupa’da kulüpler kombineleri tüm maçları kapsayacak şekilde
satmıyor, satamıyor. Sadece rakipler ve maç sayısı, yani ürünün belli olduğu
lig maçları satılmakta. Türkiye’deki durumuysa şu örnekle anlatalım: Televizyon
almak istediğinizde satıcı size 2500 TL ödemenizi isteyerek kapalı bir kutu
veriyor. İçindekinin markası da belli ama LED mi tüplü mü olduğu, ekran boyutu,
ses çıkış gücü, çözünürlük gibi diğer özellikleri belirsiz. Ödemeyi yapıp
kutuyu alır mıydınız?
Tüm ürünlerin
böyle satıldığını düşünün bir de… Çünkü bizde kombineler aynen bu mantıkla satılıyor.
Ne kaç maç yapılacağı, ne hangi maçlar için bilet aldığınız belli. O biletle
takımınızı Barcelona’ya karşı da izleyebilirsiniz, ön elemede havlu atılmasıyla
soğuk su da içebilirsiniz.
Bu konuda İspanya’da
bazı kulüplerde rastladığımız çözümse iki tür kombine. Biri sadece lig maçları,
diğeri tüm maçlar(finaller hariç) için. Riskleri biliyorsunuz ve istediğiniz
kombineyi alabilirsiniz, yani dayatma yok, seçme hakkınız var. Barcelona da bu
yöntemi kullananlardan ve iki kombine arasındaki fiyat farkı %25.
Unutmadan…
Televizyon lâzım mı?
Ticari Gelirler
FC BARCELONA
|
2013/14 (000 €)
|
2014/15 (000 €)
|
Değişim
|
|||||
Ticari Gelirler
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
1,000 €
|
%
|
Ürün satış
|
24,461
|
2,845
|
27,306
|
24,700
|
3,731
|
28,431
|
1,125
|
4.1%
|
Sponsorluk
|
106,735
|
4,696
|
111,431
|
148,048
|
4,853
|
152,901
|
41,470
|
37.2%
|
Reklam
|
181
|
45
|
226
|
3,448
|
33
|
3,481
|
3,255
|
1440.3%
|
Stat ve müze
|
39,409
|
39,409
|
50,520
|
50,520
|
11,111
|
28.2%
|
||
Diğer
|
7,321
|
7,321
|
5,616
|
5,616
|
-1,705
|
-23.3%
|
||
Toplam
|
178,107
|
7,586
|
185,693
|
232,332
|
8,617
|
240,949
|
55,256
|
29.8%
|
Kulübün gelir
artışının motoru, sponsorluk sözleşmeleri oldu. İkisi de geçen sezon başlayan sponsorluk
anlaşmalarıyla Telefonica’dan 13,4 ve Beko’dan 7,5 olmak üzere yıllık 20,9
milyon ek gelir sağlanıyor. Telefonica anlaşmasının bir başka faydası, ilk 3
yılı için peşin olarak alınan 40 milyonun, kulübe sağladığı nakit rahatlığı
oldu. Nike ile süren malzeme sponsorluğu 14/15’ten itibaren 30 değil 33,1
milyon getirmeye başladı. Ayrıca sahadaki başarılı sonuçlar, anlaşmalardaki
başarıya endeksli primleri devreye sokarak 11,6 milyon ek gelir
kazandırdı(Nike: 6,6 QSI: 5).
Barcelona’nın
sponsorları 6 grupta yapılandırlmış. Tepede iki ana sponsor Nike ve QSI, onların
altında aralarında Türkiye’den Beko’nun da bulunduğu beşli “premium” grubu ve
devamında Türkiye’den Lassa’nın bulunduğu on birli “resmi sponsorlar” grubu
var. Yıllık 5,4 milyondan 4 yıllık bir anlaşma yapılan Lassa aynı zamanda “diğer
branşlar ana sponsoru” ve beraberinde bu branşların her birinin sponsorları var.
Son dönemde büyük
kulüplerin kapışmasının yaşandığı “bölgesel ortaklar” grubunda ise aralarında
Türkiye’den Avea’nın bulunduğu 19 sponsor yer alıyor. Bölgesel ortak Fitness
Time ile Nisan’da atılan imza, Suudi Arabistan ve BAE’de 7 futbol okulu kurma
iznini sağlayan anlaşmayı da getirdi. En alt katmanda ise 55 farklı sponsor bulunuyor.
İlk grubu
oluşturan 2 ana sponsorla anlaşmaların yenilenmesi için görüşmeler sürmekte. Bu
arada, Manchester United’ın yaptığı gibi antrenman formaları için yeni bir
sponsorluk alma fikri de değerlendiriliyor.
24 Eylül’de 30. yılını
kutlayan Barcelona müzesi, geçen yıl ziyaretçi sayısını 25 bin kişi arttırarak
1,530,484 kişiye çıkardı ve bir kez daha hem Dali(1,297,311) hem de
Picasso(919,814) müzelerini geride bıraktı. Rakam, Türkiye’nin en çok ziyaretçi
çeken müzesi olan İstanbul Modern Sanatlar’ın 2,5 katı… Oyuncular da Granada
maçında sahaya özel logolu bir formayla çıkarak müzenin 30. yılını kutladı. 4
Ocak günü 25 milyonuncu ziyaretçi ağırlandı. Şanslı kişi Alex Jimenez ile
çocukları Estanis ve Didac, başkan yardımcısı Jordi Caroner ve müze kuratörü
Jordi Penas eşliğinde özel bir turla müzeyi gezdiler. Önceki sezon 39,5 milyon
gelir elde edilen müze ve stadyum turları 2014/15 sezonunda 50,5 milyon avro
getirdi.
Camp Nou’daki
taraftar mağazası da e-ticarete geçme hazırlığında. Kulübün 12 sosyal medya
platformundaki 180 milyonu aşan takipçisi, büyük bir potansiyele işaret ediyor.
Real Madrid ile
46 milyonluk fark bir miktar erimiş olmalı ama Barcelona’nın ticari gelirlerde alabileceği
daha çok yolu var. Bu alandaki önemli gelişime karşın potansiyellerinin
uzağında kalmış görünüyorlar. Güney Amerika’da en popüler Avrupa kulübü açık ara
onlar ama Asya ve Kuzey Amerika’da rakiplerine göre gerideler.
Futbolcular için
transfer yasakları sürüyor ama yöneticiler için yok… Juventus’tan Francesco
Calvo ticari direktör olarak transfer edildi ve 1 Ekim’de göreve başladı. WWP
Sports’tan transfer Arno Trabesinger ise New York ofisinin başına geçiyor ve
Kuzey Amerika operasyonlarını yönetecek. Üçüncü transfer olan Agora Invest’ten
Pancho Schröder, kurumsal direktör görevini üstlenecek.
Yayın hanedanlığı
FC
BARCELONA
|
2013/14
(Bin €)
|
2014/15
(Bin €)
|
Değişim
|
|||||
Yayın Gelirleri
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
€
|
%
|
Yayın
|
180,711
|
1,365
|
182,076
|
195,182
|
4,030
|
199,212
|
17,136
|
9.4%
|
Barcelona’nın
yayın gelirindeki büyümenin ana kaynağı, Şampiyonlar Ligi’nin kazanılmasıyla
UEFA’dan gelen rakamın artışı. İspanya, 5 büyük lig içinde havuz sisteminin
olmadığı tek ülkeydi ancak hükümetin de dahil olduğu süreçte nihayet başarıya
ulaşıldı ve 2016/17 sezonundan itibaren İspanya yeniden havuza dönüyor.
Bireysel anlaşmalarla geçilen süreçte büyüklerle küçükler arasındaki dev fark
rekabetin canına okumuş ve tüm yıldızlara karşın özellikle uluslararası
yayınların değerini eritmişti. Bu süreçte tek direnebilen, menajerler ve
onların fonlarından aldığı desteği akıllıca kullanıp harika bir mücadeleyle
bunu perçinleyen Atletico Madrid oldu.
1985-90
görüşmeleri döneminde tüm kulüpler yayın görüşmeleri yetkisini Kulüpler
Birliği’ne devretti ve havuz kuruldu. Ancak 96’da işler değişmeye başladı.
Özellikle iki kanal, kulüplerle bireysel anlaşmalar imzalama peşinde koşuyor,
hatta maçları yayınlayamayacakları 96/97 ve 97/98 sezonları için bile ödeme
yapmayı kabul ediyorlardı. Bu arada harcamaların kontrolsüz artışıyla kulüpler
yine zordaydı. 2000/01 sezonu sonunda borçlar 1 milyar 646 milyona ulaşmıştı.
Sonunda Barcelona
ve Real Madrid havuzu dağıttı. Diğer kulüpler de bireysel veya İtalya’daki
Gioco Calcio örneği gibi gruplaşarak yayın anlaşmalarına giriştiler. Ancak
Mediapro’nun 2007’den itibaren Barcelona ve Real Madrid’e ödediği rakamın
yanında diğer kulüplerinki devede kulak kaldı.
Hem küçüklerin
kepenk indirmesini istemeyen hem de vergiyi tek kaynakta sorunsuz tahsil etmek
isteyen hükümetin de müdahil olduğu süreçte iki dev, sonunda havuzu kabul etti.
Tek başına satışın uzun vadede yayıncının lehine olduğunu, yıllardır bir türlü
değerini yükseltemedikleri anlaşmalarla zaten kavramışlardı. Örneğin, ikilinin
140’ar almaya başladığı 2007’de 48 alan Man Utd, 2016/17’den itibaren 200’ü aşacak.
İspanya’da çoğu kulübün
mali durumu dert, limitlerde yaşıyorlar. Vergi ödemelerini ertelemek, ödememek,
af beklemek gibi bir seçenekleri artık yok. AB baskısıyla, maliyenin ilk
aksamada yayın gelirinin %35’ine el koymasına imkân veren bir yasa çıkarıldı.
Şartlar böyleyken Barcelona ve Real Madrid’in havuz dışında kalmaya ya da
havuzdan çok büyük bir paya inat etmesi, İspanyol Futbolu’na da zarar
verecekti.
Aslına bakarsanız
iki devin bir kaybı olmayacak gibi görünüyor çünkü Tebas’ın “geçici hükümler”
başlığı altına sıkıştırdığı bir maddeye göre 2022’ye kadar bir kulübün havuzdan
alacağı yıllık rakam, 2014/15 sezonunda kazandığı rakamın altında olamıyor. İhalede
ümit edilen rakamlar gelmezse İspanyolların bu denklemin içinden nasıl
çıkacağıysa ayrı bir soru.
Yayın geliri ile
ilgili şunu da eklemeliyiz: Havuzun olmadığı yani her takımın maçlarını kendi
sattığı sistemde, evsahibi takım o maçın yayın gelirinin belli bir kısmını
rakibine öder. Sebebi de basit: O maçı kendi kendine oynamıyor. Havuzsuz
yıllarda İtalya’da %20’de anlaşılmıştı. Barcelona’nın bu konuda bir açıklaması
yok ancak Real Madrid’in 2013/14 raporunda verdiği bir dipnot, İspanya’da da oranın
aynı olduğuna işaret ediyor.
Ücret Giderleri ve Primler
FC
BARCELONA
|
2013/14
(Bin €)
|
2014/15
(Bin €)
|
Değişim
|
|||||
Ücret Giderleri
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
Futbol
|
Diğer
|
Toplam
|
€
|
%
|
Maaş
|
125,140
|
46,848
|
171,988
|
147,176
|
44,764
|
191,940
|
19,952
|
11.6%
|
Kollektif Prim
|
40,157
|
7,365
|
47,522
|
83,227
|
5,956
|
89,183
|
41,661
|
87.7%
|
Bireysel Prim
|
5,699
|
0
|
5,699
|
23,372
|
0
|
23,372
|
17,673
|
310.1%
|
İmaj hakları&menajerlik
|
25,927
|
2,221
|
28,148
|
27,009
|
1,647
|
28,656
|
508
|
1.8%
|
İmza parası ve diğer
|
11,107
|
11,107
|
19,248
|
19,248
|
8,141
|
73.3%
|
||
Sporcu dışı maaş
|
30,504
|
34,364
|
3,860
|
12.7%
|
||||
Sporcu dışı prim
|
1,302
|
1,508
|
206
|
15.8%
|
||||
Toplam
|
208,030
|
56,434
|
296,270
|
300,032
|
52,367
|
388,271
|
92,001
|
31.1%
|
Gelire Oran
|
42.9%
|
11.6%
|
61.1%
|
53.5%
|
9.3%
|
69.2%
|
||
FFP (UEFA)
ücret/gelir
|
49.5%
|
59.9%
|
Barcelona,
başarısının faturasını dengelemekte sıkıntılı. 2003 krizi sonrası Laporta
yönetimiyle göreve gelen Ferran Soriano’nun yapılandırdığı ücret sistemi
mükemmel işliyordu. 2003’te gelirinin %88’ini ücretlere harcayan kulüpte oran
iki yılda %52’ye kadar düşürülmüştü. Ancak başkan Laporta, primlere de el atmış
ve sistemi bozmaya başlamıştı. Finansal Direktör Ferran Soriano, 2008’de görevden
ayrıldı.
2010 yazında yani
6 kupa kazanılan sezonun sonunda kulüp, katlanan prim ödemeleri nedeniyle ciddi
bir kriz yaşıyordu. Olası Fabregas transferini kovalayan BBC ekibi, iki aydır
maaşların ödenemediği haberini yakaladı. Fabregas Arsenal’dan dönüş için 1 yıl
daha beklemek zorunda kalırken, kasadaki delik kulüp tarihinde ilk kez formaya
göğüs reklamı alınarak kapatılıyordu.
Barcelona, çok önemli
yol kat etmesine karşın problemi tamamen giderememiş. Ligde ikinciliğin,
Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finalin, Copa del Rey’de finalin geldiği ve İspanya
Süper Kupası’nın kazanıldığı sezonda 46 milyon ödendi ve primlerin maaşlara
oranı %36,7. 3 kupa ile birlikte gelen %132 oranında artışla futbolcular ve
teknik ekibe 107 milyon prim ödendi. Primlerin garanti ücretlere oranı %72,4’e
çıktı.
%36,7 oranı İspanya
ve İtalya standardının üstünde, Almanya’ya göre düşük ama Türkiye için aşırı
yüksek. “Üçleme”nin gelişiyse %72,4’e fırlamasına yol açmış.
FC BARCELONA
|
2013/14 (000 €)
|
2014/15 (000 €)
|
Değişim
|
|
Futbol maaş
|
125,140
|
147,176
|
22,036
|
17.6%
|
Gelire Oranı
|
25.8%
|
26.2%
|
||
Futbol Toplam Prim
|
45,856
|
106,599
|
60,743
|
132.5%
|
Gelire Oranı
|
9.5%
|
19.0%
|
||
Prim/maaş Oranı
|
36.64%
|
72.43%
|
Unutmadan:
Soriano’yu, ücret/gelir oranında ağır sorun yaşayan Manchester City 2012’de
kaptı ve %86’dan %59’a indiler. Barcelona ise ‘başarılı sezonda prim sorunu
yaşama’ klasiğinden kurtulamamışa benziyor.
Borçlar
Barcelona’da prim
yükü başka sorunları tetikledi. Kulübün net borcu 51,3 milyon artarak 328,3
milyona çıktı. Faaliyet dışı gelirler dahil yıllık cirosu 600 milyonu aşan bir
kulüp için bu rakamın ciddi bir sorun olduğu söylenemez. Fakat düşen kârlılıkla
birlikte İspanyol Kulüpler Birliği’nin koyduğu Finansal Fair Play kurallarından
biri olan Net Borç/EBITDA(Favök) oranı limiti olan 2,75’i aşmış durumdalar.
FC BARCELONA
|
2013/14 (milyon €)
|
2014/15 (milyon €)
|
Değişim
|
|
Net Borç
|
287.0
|
328.3
|
41.3
|
14.4%
|
EBITDA(Fvaök)
|
123.0
|
101.3
|
-21.7
|
-17.7%
|
Net Borç/EBITDA
|
2.33
|
3.24
|
0.91
|
38.9%
|
İngiliz
kulüplerinin yaptığı gibi İspanyol Kulüpler Birliği de Ocak 2013’te kendi FFP
kurallarını oluşturdu ve 2013 yazında kurallar yürürlüğe girdi. Kurallardan
biri, kulüplerin net Borç/EBITDA oranının 2,75’i aşmaması. Bu noktada Barcelona
için bir tehlike söz konusu, bu yıl 3,24’e ulaştılar. Net borcun artışı ve
kârlılığın azalışı birleşince bu yıl için limit aşıldı.
Bu nedenle zorunlu
olarak yazılı bir açıklama yapan kulüp, hem kamuoyunu hem taraftarlarını
bilgilendirdi ve sorunu çözmesi için 2 yılı olduğunu hatırlatarak bu sorunu
çözecek kaynaklara sahip olduğunu vurguladı.
Ancak iş FFP ile
bitmiyor… Barcelona’nın 2013 Genel Kurulu’nda kabul edilen kurala göre, borcu
yükselten yönetimin 2 yılı var. Eğer bu süre içinde borç eski seviyesine
döndürülemezse yönetimdeki hiç bir üye tekrar aday olamıyor.
Transfer maliyeti(Oyuncu
amortismanı)
Tarihin transfer
rekorunu kırıp 154 milyon harcamasının Barcelona’ya bu yılki etkisi 12,5 milyon
oldu. “Nasıl olur, alışlarla satışlar arasında arada 75 milyon fark var”
denebilir. Ama Tottenham’ın 1989’daki itirazından beri işler böyle yürümüyor.
Tottenham’ın
başvurusuna kadar bir transfer için ödenen bedelin tamamı doğrudan gidere kaydedilirdi
ve hesap, gelir gider farkıyla yapılırdı. Ama artık ödenen rakam amortize
ediliyor, yani sözleşme süresine yayılıyor. Kulüplerin tamamına yakını bu
yöntemi benimsemiş durumda.
Örneğin Arda için
34 milyon ödendi ve 5 yılık sözleşme imzalandı. Tamamı peşin olarak ödenmiş olsa
da fark etmiyor, 2015/16 sezonuna 34/5, yani 6,8 milyon düştü. Kalan tutar, kayıtlara
diğer 4 yıla 6,8’er milyon şeklinde dağıtılarak geçti.
Barcelona
transfere 154 milyon harcamışken sadece 12,5 milyon fark oluşması bu yüzden.
Alınan oyuncuların maliyetinin o yıla düşen kısmı kayıtlara girdi, ayrılanların
da o yıla ait maliyetleri düşüldü.
FC BARCELONA
|
2013/14 (milyon €)
|
2014/15 (milyon €)
|
Değişim
|
|
Transfer yükü(amortisman)
|
54.054
|
66.588
|
12.5
|
23.2%
|
Amortisman gideri
Barcelona çapındaki bir kulüp için oldukça düşük, örneğin Real Madrid’de bu
rakam 139,7 milyon. Farkı yaratansa La Masia… Kadroda altyapıdan yetişmiş ve
dolayısıyla transfer ücreti ödenmemiş pek çok oyuncu var. Bu da Barcelona’ya
tüm operasyonlarında büyük bir avantaj sağlıyor.
Buna karşıllık
satışlar, isterse para 3 yılda alınacak olsun, tek seferde o yıla gelir
kaydediliyor. Yani altyapıdan yetiştiği için maliyeti sıfır olan Pedro’nun 27
milyonun tamamı gelir kaydediliyor.
Diğer Şubeler
Barcelona, gelirinin yaklaşık %9’unu diğer şubelere
ayırıyor. Futbolda altyapıya(B takım dahil) ayrılan pay ise toplam %4
civarında. Basketbol %5 alırken hentbol %1,75; salon futbolu, hokey ve amatör
şubeler yaklaşık %2 pay alıyorlar. Buna karşılık bu şubelerin gelirlerinin
toplamı, gelirin %2’si civarında.
FC Barcelona
|
Futbol B ve Altyapı
|
Basketbol
|
Hentbol
|
Hokey
|
Salon Futbolu
|
Diğer Branşlar
|
İdari ve diğer
|
Toplam (000 €)
|
Diğer Birimler
|
||||||||
Toplam Gelir
|
2.463
|
5.051
|
1.481
|
0.172
|
0.611
|
0.815
|
63.726
|
74.319
|
Toplam Gider
|
23.353
|
27.717
|
9.756
|
3.294
|
5.026
|
2.372
|
75.435
|
146.953
|
Net
|
-20.890
|
-22.666
|
-8.275
|
-3.122
|
-4.415
|
-1.557
|
-11.709
|
-72.634
|
Futbol, geçen yıl diğer şubelerin 40 milyonluk zararını örttü.
Bu da gelirlerin %7,1’i. Önceki yıl diğer şubelerin zararı neredeyse aynıydı:
40,3 milyon. Gelire oranıysa %8,3’tü.
Mahkeme duvarı
Sahada çok
mutluydular ama adliyede çok zaman harcandı ve yüzler pek gülmedi. Neymar
davasıyla yenen ağır darbenin üzerine bir de transfer yasağıyla yüzleşiyorlar…
Çocuk yaştaki 14 oyuncunun transferiyle suçlanan kulüp, 13’ü için elle tutulur
bir savunma ortaya koyamadı ve iki dönem transfer yasağı aldı. FIFA, ayrıca
Barcelona’nın bunları yapabilmesine göz yumduğuna kanaat getirdiği İspanyol
Federasyonu’na da bir para cezası verdi ve diğer İspanyol kulüplerini de
incelemeye aldı. Real Madrid’in de benzer bir ceza alabileceği haberleri var
ancak kulüp iddiaları yalanlıyor.
Real Madrid ile
birlikte yargılanacakları dava ise AB nezdinde. 7 İspanyol Kulübü, Avrupa
Birliği Rekabet Komisyonu’na savunma verecek. Barcelona bir dernek ve bu yüzden
yargılanacak. AB’de tüm profesyonel kulüpler şirket olmak zorunda.
İspanya’nın 4
kulübe dernek kalma istisnası tanıdığını anlatmıştık. Dernek statüsüyle
faydalanılan vergi avantajlarının AB yasalarına aykırı olduğu biliniyor. Bu
vergilerin halkın parası olduğu ve tahsil edilmesi gerektiği vurgulanıyor. AB
rekabet komisyoneri Marghrete Vestager, 22 Haziran’da verdiği röportajda,
kararın sonbaharda çıkacağını söylemişti. Dernek olarak kalan 4 kulübün önüne
yüzmilyonlarca avroluk bir faturanın konması ihtimal dahilinde.
Devlet yardımı konusunun
uzmanlarından Richard Graven ise suçlamanın 1990’a kadar gittiğinin altını
çizerek kulüplere çıkacak faturanın “milyarlarca avro” olabileceğini söylüyor.
Neymar davasında
kulüp aleyhine toplamı 26,2 milyon olan 3 vergi cezası söz konusu. 2014 Şubatında,
sürecin henüz başında kulüp bir miktar ödeme yapmıştı. Diğer giderler kalemindeki
16 milyonluk sıçramanın tamamına yakınının sebebi Neymar Vakası ve sonucunda
çıkan cezalar.
Bir başka gelişme
ise kulübün, eski yöneticileri aleyhine açtığı dava. İspanya’da, dernek olan
kulüplerde yönetimlerin teminat verme şartından bahsetmiştik. Barcelona, üyelerinin
oylarıyla, Laporta yönetiminin görev döneminin bir kısmını dava etmek için
harekete geçti ve tazminat istiyor. İlk duruşmada yargıç, kulübün davayı açmak
için yasal dayanağı bulunduğuna karar verdi ve davaya devam edilecek. Kulübün,
eski yönetimden istediği tazminat 56 milyon avro.